18 Nisan 2017 Salı

OSMANLI ÖNCESİ ANADOLU'DAKİ DURUM VE ANADOLU BEYLİKLERİ

Hiç yorum yok



OSMANLI ÖNCESİ ANADOLU'DAKİ DURUM VE ANADOLU BEYLİKLERİ

13'üncü yüzyılın ikinci yarısından itibaren İhanlıların nüfuzu altına giren Anadolu Selçuklu Devleti asrın sonlarına doğru ziyadesiyle zayıflamış, bir vali kadar hükmü kalmayan son hükümdar II. Gıyaseddin Mesud'un 1308 yılında ölümü ile tamamen ortadan kalkmıştır.

Ayaklanma ihtimallerini gözönünde tutan Moğollar, Selçuklu ailesine mensup prensleri öldürmüşlerdir. Nüfuzları altında bulunan toprakları, Anadolu Umumi Valiliği adı altında toplayarak idaresini Moğol beylerinden birisine tevdi etmişlerdir.

İlhanlılar, Batı ve Güneybatı Anadolu'ya nüfuz edemediklerinden, buralardaki Türkmen beyleri küçük devletler kurmuşlardır. Selçuklu Devleti ismen son bulunca, bu beylikler daha fazla genişlemek için çabalamışlardır. Yalnız, İlhanlıların Anadolu Umumi Valilerinin en meşhuru olan Emir Çobanoğlu Demirtaş (Timurtaş) Bey Anadolu'yu tamamen Moğolların idaresi altına sokmaya çalışmıştır. İlhanlılara karşı bağlılıklarını kesen ve gevşeten Anadolu beyliklerini ortadan kaldırmak istediyse de emellerinde başarıya ulaşamamıştır. Timurtaş Beyin vefatı Anadolu Beyliklerinin geniş bir nefes almasını sağlamıştır.

İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han geride evlat bırakmadan 1335 yılında vefat edince İlhanlı Devleti son günlerini yaşamaya başlamıştır. O sırada İlhanlıların Anadolu valisi bulunan Türk asıllı Alaeddin Eratna Bey, İlhanlılardaki saltanat kavgalarından faydalanarak, 1343 yılında merkezi Sivas olmak üzere bir devlet kurmuştur. Böylece Anadolu'nun doğu ve orta taraflarını içine alan İlhanlı nüfuz ve idaresi tamamen sona ererken Anadolu'daki beylikler için birbirlerine karşı daha serbest bir mücadele devresi başlamıştır.

14'üncü yüzyılda Anadolu'da kurulan beylikler, hüküm süren hükümetler ve devletler kısaca şu şekilde özetlenebilir:

1. Karamanoğulları Beyliği,

2. Germiyanoğulları Beyliği,

3. Menteşeoğulları Beyliği,

4. Hamidoğulları Beyliği,

5. Karesioğulları Beyliği,

6. Aydınoğulları Beyliği,

7. Saruhanoğulları Beyliği,

8. Eşrefoğulları Beyliği,

9. Candaroğulları Beyliği,

10. Dulkadiroğulları Beyliği,

11. Ramazanoğulları Beyliği,

12. Osmanoğulları Beyliği,

13. Eretna Beyliği,

14. Kadı Burhaneddin hükümeti,

15. Pervaneoğulları Beyliği,

16. Sahib Ataoğulları Beyliği,

17. Tacüddinoğulları Beyliği,

18. Ladik Beyleri (Denizli)

19. Alaiye Beyleri,

20. Karakoyunlu Devleti,

21. Akkoyunlu Devleti'dir.

Orta Anadolu'nun bir kısmına sahip Eretna Beyliği'nden başka Doğu Anadolu'da teşekkül etmiş ayrı beylik ve hükümetler arasında hususi beylik menfaatleri ve Anadolu birliğini kurma meselesi yüzünden çarpışmalar sıklıkla görülmüştür. Sonunda ise Anadolu birliğinin sağlanması Osmanoğulları Beyliği'ne nasip olmuştur.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy