18 Nisan 2017 Salı

Şaman Ayini

Hiç yorum yok


Şaman Ayini

Şaman ayini, Şamanizm inancının temel ritüellerinden biridir. Şamanizm, Türklerin İslam dinini seçmeden önceki inanç sistemleridir. Yüzyıllar boyunca Türklerin yaşamlarını şekillendirilmiş ve izler bırakmıştır. İslam dinini seçtikten sonra da adet ve batıl inanç olarak kültüre yerleşmiştir. Şaman ayini, Şaman rahipleri tarafından yardımcı ruhlar kullanılarak, kötü ruhları kovmak için yapılan bir ritüeldir. Şaman ayini sırasında kam davulu kullanılır ve ateşle cirim çevrilir. Bu ritüel kötü ruhların gelmesini engeller. Şaman ayini sırasında ayini yöneten Şaman rahibine yardım eden ruhlar, ailedeki ölülerin, eski ve kıdemli Şamanların ruhlarıdır. Ayrıca yerin, suyun ve ormanın ruhu da Şaman rahibine yardım eder. Yardımcı ruhları yöneten de bir ruh vardır. Bu ruh, yardımcı ruhlar arasındaki en büyük kıdeme sahip olan ruhtur. Kıdemli ruh, Şaman ayini sırasında yardımcı ruhları yönetir ve Şaman rahibine de yol gösterir. Bu ruhların hayattayken evlerinde sürdürdükleri yaşamı öldüklerinde mezarlıklarında sürdürdüklerine inanılır. Ruhlar da tıpkı insan gibi tasvir edilir. Hatta ruhların herhangi bir bela ya da tehlike durumu söz konusu olduğunda sevdikleri kişilerle rüya yoluyla iletişime geçtiğine de inanılmaktadır. Şaman rahibinin Şaman ayini sırasında gökyüzüne doğru bir yolculuk yapacağı ve kıdemli ruhun yönettiği yardımcı ruhların da bu yolculuğu destekleyeceğine inanılır. Şaman rahipleri şaman ayini yaptıkları sırada sadece ruhlardan yardım alırlar. Şaman rahipleri birbirlerine hiçbir zaman yardımcı olmazlar. Bir Şaman rahibi diğer Şaman rahibinin başarılı olmasını istemez. Çünkü başarılı olan bir Şaman rahibi, diğer başarılı olmuş Şaman rahipleri için yeni rakip demektir. Bir Şaman rahibinin doğa üstü güçleri olduğuna inanılır. Bu doğa üstü güçler arasında aynı anda birden fazla yerde olabilme ve şifa dağıtma gibi güçler de vardır. Bu nedenle bulundukları yerlerde ulu kişi olarak kabul edilirler. Gördükleri rüyalara göre gerçekleşecek olaylar hakkında bilgi verirler. Kaybolmuş insanları ve eşyaları bulabileceklerine inanılır. Güçleri ve yeteneklerini tamamen kullanabilen bir Şaman rahibi, Şaman ayiniyle doğa üstü olaylara imza atabilir. 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy