18 Nisan 2017 Salı

Mustafa Kemal'in Havza'daki Faaliyetleri

Hiç yorum yok



Mustafa Kemal'in Havza'daki Faaliyetleri
Mustafa Kemal Paşa için artık tarihi görev başlamış bulunuyordu. Bundan sonra Osmanlı Devleti bir süre adeta iki elden idare edilecekti. Çünkü Mustafa Kemal Paşa her gittiği yerde halkın arasına girerek İstanbul hükümeti gibi halkı sükûnete değil, tersine onları harekete geçirmeğe çalışacaktı, yine O, sadece bir komutan olmayacak valiler ve milli teşekküllerle muhabere eden, Türk milletini düştüğü kötü durumdan haberdar eden, memleketin dertlerini dert edinen
bunlara çare arayan, cemiyetler toplayıp kararlar alan bir önder olacaktı. Mustafa Kemal 28 Mayıs 1919'da Havza'dan bütün memlekete, kumandanlarla, mülki amirlere, milli teşkilat kurmaları, miting tertip etmeleri yolunda şu tamimi göndermiştir.
"İzmir'in ve maalesef bunu takiben Manisa ve Aydın'ın işgali müstakbel tehlikeyi daha aleni sezdirmiştir. Yurt bütünlüğümüzün muhafazası için milli tepkilerin daha canlı olarak gösterilmesi ve sürdürülmesi gerekir. Hayat ve milli istiklali bozan düşmanın yurda girişi ve yurt parçalarını koparıp alması gibi olaylar bütün millete kan ağlatmaktadır. Üzüntüler dindirilemiyor. Milletin kazanamayacağı ve dayanamayacağı bu olayların hemen önlenmesi; bütün uygar milletlerin büyük devletlerin adaletinin ve etkisinin sabırsızlıkla beklendiği yolunda, önümüzdeki hafta içinde ve çeşitli illere göre, pazartesi başlayıp çarşamba gününe dek gerekli işlemin arkası alınarak yapılacak büyük devletlerin temsilcileriyle Babıali'ye etkili telgraflar çekilmesi ve yabancıların bulunduğu yerlerde bunlara etki yapmakla birlikte, milli gösterilerde düzenin son derece korunması ve Hıristiyan halka karşı bir saldırıya ve düşmanlık gösterisine benzer davranışlardan sakınılması çok gereklidir."
Memleketin her köşesinde İzmir'in işgaline tepki olarak mitingler yapıldı. İstanbul'da altı miting Anadolu'nun çeşitli şehir ve kasabalarından da toplam 96 miting düzenlendi.
İstanbul mitinglerine ilk tepki işgal makamlarının Mustafa Kemal'i İstanbul'a geri çağırmaları olmuştur. Bu mitinglerden milli tehlikeye karşı halkın kaynaşması galeyanı, uyanması ve bir milli birlik oluşturarak bir hedefe yönelmesi bekleniyordu. 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy