18 Nisan 2017 Salı

ORHAN BEY (1281-1360) KİMDİR? DÖNEMİNDEKİ OLAYLAR NELERDİR?

Hiç yorum yok



ORHAN BEY (1281-1360) KİMDİR? DÖNEMİNDEKİ OLAYLAR NELERDİR?
Osman Bey'in vefatı ile boşalan Osmanlı Beyliğinin başına, 1324 yılında 36 yaşındayken geçen Orhan Bey, 1281 yılında dünyaya gelmiştir. Babası I. Osman ve Annesi MalHatun'dur. 1360 yılında vefat eden Orhan Bey, Bursa'nın Hisar içi mevkiinde Osmaniye Meydanında, gümüş kümbet yanındaki türbesinde gömülüdür. Orhan Bey'e döneminde Gazi, Hüdevandigar, İhtiyareddin, Seyfeddin ve Şücaeddin mahlas ve lakapları takılmıştır.
Orhan Bey'in ilk işi Bursa'nın fethini tamamlamak ve başkenti Bursa'ya taşımak olmuştur. Daha sonra İznik'i kuşatmış ve Bizans ordusu İznik'e yardıma gelmiştir. 1329 yılında Osmanlı Bizans arasında yapılan Palekenon (Maltepe) Savaşı'nı Osmanlı Devleti kazanmıştır. Böylece hem İznik fethedilmiş hem de Bizans'ın Anadolu'daki hakimiyet i sona ermiştir. Osmanlı Devleti fetihlerine devam etmiş, en nihayetinde İzmit'in fethiyle birlikte Kocaeli Yarımadasının fethi tamamlanmıştır.
Bundan sonra Bizans ile sulh yapılmış ve Orhan Bey dikkatini Anadolu'ya yöneltmiştir. İlk olarak denizci bir beylik olan Karesioğulları Beyliği ele geçirilmiştir. Karesioğulları Beyliği Osmanlı Devleti'ne katılan ilk beyliktir. Osmanlı Devleti Karesioğulları Beyliği'nin donanmasını ele geçirerek denizcilik faaliyetlerine başlamıştır. Daha sonra da Ankara ele geçirilmiştir.
Bizans İmparatorluğu Balkanlar'daki isyanları durduramayınca  yardım etmesi için Orhan Bey'i Rumeli'ye çağırmış ve yapılan yardımlar neticesinde de hediye olarak Gelibolu yarımadasında küçük bir kale olan Çimpe Kalesini Osmanlı Devleti'ne vermiştir. Böylece Osmanlı Devleti Rumeli'ye adım atmıştır. Orhan Bey'in oğlu Süleyman Paşa Gelibolu kentini ele geçirmiştir. Osmanlı Devleti'nin Gelibolu'ya yerleşmesinden kaygılanan Bizans İmparatoru Kantakuzen, Orhan Bey'den Gelibolu'yu boşaltmasını ve karşılığında yüklü miktarda altın vereceğini söylediyse de Orhan Bey bu isteği kabul etmemiştir.
Süleyman Paşa Bolayır'dan Tekirdağ'a kadar Marmara kıyılarını ele geçirmiş ve bundan sonra Doğu Trakya'ya yönelmiştir. Keşan, Malkara ve Çorlu ele geçirilerek İstanbul ile Edirne'nin bağlantısı kesilmiştir.
Orhan Bey ise fethedilen toprakları korumak maksadıyla Rumeli'de geniş bir iskan politikası uygulamış ve Anadolu'dan göçebe Türkleri getirerek bölgede iskan edilmelerini sağlamıştır.
Rumeli'deki fetihlere kumandanlık eden Süleyman Paşa'nın  av sırasında attan düşüp vefat etmesiyle Şehzade Murad Rumeli'deki fetihlere devam etmiştir. Oğlu'nun üzüntüsüne dayanamayan Orhan Bey bir süre sonra hastalanarak 81 yaşında vefat etmiştir.
Orhan bey zamanında yapılan önemli faaliyetler kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Osmanlı Devleti'nin gerçek anlamda bütün müesseseleri Orhan Bey zamanında kurulmuştur. Devlet düzenine Orhan Bey zamanında geçilmiştir.
2. Divan Teşkilatı ilk kez Orhan Bey zamanında kurulmuş ve vezir atanmıştır. Osmanlı Divanı en yüksek idari, siyasi ve adli makam olarak Osmanlı tarihindeki yerini almıştır.
3. Yaya ve Müsellem adıyla yaklaşık bin kadar Türk gencinden oluşan ilk daimi ve düzenli ordu kurumuştur.
4. Ordu kadısı tayin edilmiş ve Osmanlı Devleti'nin ilk Kazaskeri olarak Bursa Kadısı Çandarlı Kara Halil tayin edilmiştir.
5. İzmir'de ilk defa medreseler açılmıştır. Böylece eğitim teşkilatını temelleri atılmıştır. Bu müessese Osmanlı Devleti'nin ilk yüksek eğitim müessesesi olarak kabul edilmektedir.
6. Karesioğulları Beyliği'nin ele geçirilmesiyle Osmanlı Devleti ilk donanmasına sahip olmuştur ve Karamürsel'de ilk Osmanlı tersanesi kurulmuştur.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy