18 Nisan 2017 Salı

KARESİOĞULLARI BEYLİĞİ (1296-1361)

Hiç yorum yok



KARESİOĞULLARI BEYLİĞİ (1296-1361)
Karesioğulları Beyliği, Batı Anadolu'da kurulan beyliklerden olup merkezi Balıkesir'dir. Karesioğulları Beyliği Karesi Bey ve babası Kalem Bey tarafından kurulmuştur. Kalem Bey, Melik Danişment Gazi torunlarındandır. Anadolu Selçukluları Danişment Beyliğine son verince ülke sınırlarını koruyan, uç kumandanlığı görevinde bulunan Karesi Bey kendi adı ile anılan Karesioğulları Beyliğini, tam tarihi bilinmemekle birlikte 1296-1299 yılları arasında kurmuştur.
Karesi Beyliği Balıkesir ve çevresi ile birlikte Edremit ve Çanakkale'ye uzanan topraklarda hakimiyet sürdürmüşlerdir. Karesioğulları Beyliği denizcilikte ileri gitmiş, donanma meydana getirmişlerdir. Osman Gazi'nin çağdaşı olan Karesi Bey'in ölümü kati olarak belli olmamakla beraber 1325 ile 1330 yılları arasında vefat ettiği muhakkaktır. Karesioğulları Beyliği Karesi Bey'in vefatı ile iki oğlu arasında bölünmeye maruz kalmıştır.
Balıkesir ve çevresinde Demirhan Bey, Bergama ve çevresinde Yahşi Bey söz sahibi olmuştur. Yahşi Bey 1341 ve 1342 yıllarında iki defa Gelibolu'ya donanma ile asker çıkarmış, fakat muvaffak olamayarak sonunda Bizans İmparatoru Kantakuzenos ile anlaşmaya mecbur kalmıştır.
Osmanlı Devleti'ne komşu olan Demirhan Bey'in topraklarının bir kısmı Osmanlılara geçmiştir. Demirhan Bey'in oğlu olduğu muhtemel Süleyman Bey'in Çanakkale etrafında bir müddet daha tutunduğu ve beyliğin devamını sağladığı bilinmektedir.
Osmanlı Devleti vakayinameleri Karesi Bey'in oğulları ile, beyliğin topraklarının Osmanlılara geçişini başka türlü anlatmaktadır. Osmanlı kaynaklarına nazaran; Karesi Bey'in oğlu Aclan Bey'dir. Osman ve Orhan Gazilerle iyi geçinmiş, oğlu Dursun Bey'i de Orhan Bey'in yanına göndermiştir. Aclan Bey 1335 veya 1337 yılında vefat edince yerine büyük oğlu geçmiştir.
Aclan Bey'in büyük oğlu Demirhan Bey geçimsiz ve kötü huylu bir adam olduğundan, halk meşhur bir şahsiyet olan Hacı İlbey vasıtasıyla Dursun Bey'in hükümdarlığını istemiştir. Bunun üzerine Dursun Bey Orhan Gazi'ye müracaatla yardım talep etmiş  ve yapılacak yardıma mukabil merkez Balıkesir hariç diğer yerlerin Osmanlı Devleti'ne terk edileceği vaadinde bulunmuştur.
Orhan Bey ise yanına Dursun Bey'i alarak Balıkesir üzerine yürüyünce Demirhan Bey Bergama'ya kaçmıştır. Orhan Gazi, Dursun Bey'i, Hacı İlbey'le birlikte Bergama'ya göndermiştir. Fakat Bergama önünde Dursun Bey kaleden atılan bir okla ölmüştür. Demirhan Bey ise yakalanarak Bursa'ya getirilmiştir. Böylece Karesi Beyliği de son bulmuştur.
Karesioğulları Beyliği'nin son buluşuna ait bir kaç tarih mevcutsa da, son Karesi topraklarının 1345 ile 1354 yılları arasında Osmanlı Devleti'ne katılmış olması gerekmektedir. Karesi Beyliği'nin bilinen yıkılma tarihi ise 1361 senesidir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy