18 Nisan 2017 Salı

MİLLİYETÇİLİK

Hiç yorum yok



MİLLİYETÇİLİK
İnsanlık tarihi içindeki zengin mirasa, birlikte yaşama konusunda samimi olmaya ve sahip olunan mirasın korunmasında belirli bir inanca yönelen gelişmiş toplumlara Milletadı verilmektedir. Atatürk millet kavramını “Dil, kültür ve mefkûre ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir siyasi içtimai heyet” sözleriyle tanımlamıştır.

Milliyetçilik ilkesi ise Milletini sevmeyi ve milli çıkarları her şeyden üstün tutmayı öngören bir ilkedir. Milliyetçilik ilkesi; tüm vatandaşlarını Türk olarak kabul eden, hiç bir ayrım yapmayan, vatanın bütünlüğünü ve bağımsızlığını esas alan, birlik ve beraberliği dayanan ve ırkçılığı reddeden bir Atatürk ilkesidir.
Milliyetçilik ulus gerçeğinden hareket eden bir fikir akımı ve çağımızın en geçerli sosyal düşüncelerinden biridir. Türk ulusunun geleceğini belirlemede temel ilke olan milliyetçilik, ulusu huzur ve refaha yönelten en güçlü bağlardan bir tanesidir.
Atatürk: “Zengin bir hatıra mirasına, birlikte yaşamak hususunda samimi olmaya, sahip olunan mirasın korunmasını birlikte sürdürebilmek konusunda ortak amaç olmasına, sevinçte ve üzüntüde beraber olmaya ihtiyacı vardır.” sözleriyle bir insan topluluğunun nasıl bir ulus olabileceği konusunda değerlendirmesini yapmıştır.
Atatürk: “Bir milletin, diğer milletlere oranla doğal veya sonradan kazanılmış, özel karakter sahibi olması, diğer milletlerden farklı bir özellik göstermesi, genellikle onlardan ayrı olarak, onlarla paralel gelişmeye çalışması niteliğine Milliyetler Prensibi denir. Bu prensibe göre, her kişi ve her millet kendi hakkında iyi niyet, topraklarına kayıtsız sahip çıkmayı istemek hakkına ve bu hakkın kullanılmasını önleyen veya sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak hak ve hürriyetine sahiptir." diyerek milliyetçilik kavramını açıklamaya çalışmıştır.
Atatürk: “Her Türk hür doğar, hür yaşar.”,”Türk milleti birdir ve bütündür. Türkiye’de ben Türk’üm diyen herkes Türk’tür.” diyerek Türk milliyetçiliğine verdiği önemi vurgulamıştır.
Milliyetçiliğin ve milli beraberliğin oluşmasında en önemli unsurlardan birinin eğitim ve öğretim olduğunu düşünen Atatürk:“ Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun öncelikle şu söylediğim öğretilmelidir. İlk önce ve her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir.
Dünya da, uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara, hayat ve bağımsızlık yoktur. Kesinlikle bilmeliyiz ki, iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır ve hastadır. Çocuklarımıza ve gençlerimize vereceğimiz öğrenimin sınırı ne olursa olsun, onlara esaslı olarak şunları öğreteceğiz: Milletine, Türkiye Devleti’ne, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne düşman olanlarla mücadele, bu mücadelenin sebep ve vasıtaları ile donatılmayan millet için yaşama hakkı yoktur.” diyerek bu ilkesinde Milli Eğitimin önemini vurgulamak istemiştir.
Atatürk milliyetçiliğinin başlıca nitelikleri şu şekilde özetlenebilir:
1. Atatürk milliyetçiliği akla ve bilime dayanmaktadır.
2. Her türlü ayrımcılığı ve bölücülüğü reddetmektedir.
3. Eşitlik prensibine dayanmaktadır
4. Milliyetçiliği reddeden düşünce akımlarına karşıdır.
5. Dini, mezhebi, soyu, dili ne olursa olsun kendini Türk bilen ve kendini Türk olarak gören herkesi Türk olarak kabul eder.
6. Hiçbir ayrım yapmaz, aksine birleştiricidir ve inanç özgürlüğüne saygılıdır.
7. Kalkınmak ve çağdaş medeniyetler seviyesin çıkmak için milli bir ekonomiye sahip olunması gerektiğini ön görmektedir.
8. Her türlü saldırganlığa ve sömürgeciliğe karşıdır. Bütün dünya ülkeleri ile barış içinde yaşamayı hedeflemektedir.
9. Türk Milleti’nin manevi değerlerine sahip çıkmayı öngörmektedir.
Milliyetçiliğin Türk toplumuna sağladığı faydalar kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Kurtuluş Savaşımızın kazanılması sağlanmıştır.
2. Milli bağımsızlığı her yönüyle geliştirmiş ve toplum hayatının milli bir yapıda olması sağlanmıştır.
3. Halkımızı ortak ve kültürel amaçlar etrafında toplamış ve milli dayanışma, ülkü birliği meydana getirmiştir.
4. Türk toplumunu din, mezhep, ırk ve sınıf kavgalarından koruyarak milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirmiştir.
5. Milli bağımsızlığımızı her yönüyle geliştirmiş, toplum hayatının milli bir yapıda olmasını sağlamıştır.
Atatürk'ün Milliyetçilik ilkesi ışığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yapılan faaliyetler şu şekilde özetlenebilir:
1. 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM'nin açılması ve milli bir Türk devletinin kurulması sağlanmıştır.
2. İstiklal Marşı'nın kabul edilmiştir.
3. Türk parasını koruma kanunu çıkarılmıştır.
4. Kabotaj kanunu çıkarılmıştır.
5. 1931 yılında Türk Tarih Kurumu açılmıştır.
6. 1932 yılında Türk Dil Kurumu açılmıştır.
7. İzmir’de İktisat kongresi toplanmış ve Misakı İktisadi ilkesi kabul edilmiştir.
8. Kapitülasyonlar kaldırılmıştır.
9. Tevhidi Tedrisat kanunu çıkarılmıştır. Yabancı okulların ayrıcalıkları kaldırılarak Milli eğitim Bankalığına bağlanmıştır. Yabancı okullarda Türkçe, tarih ve coğrafya derslerinin Türk öğretmenler tarafından okutulması sağlanmıştır.
10. Tütün idaresinin yabacılardan satın alınması sağlanmıştır.
11. Yerli tüccarların yabancı tüccarlara karşı korunabilmesi maksadıyla gümrük vergileri yükseltilmiştir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy