18 Nisan 2017 Salı

KISACA HZ. MUHAMMED'İN (S.A.V.) HAYATI

Hiç yorum yok



KISACA HZ. MUHAMMED'İN (S.A.V.) HAYATI
Hz. Muhammed 570 yılında Mekke'de doğdu. Kureyş Kabilesi'nin Haşimoğulları soyundandır. Babası Abdullah, annesi Amine Hatun'dur. Hz. Muhammed (S.A.V) doğmadan önce babasını, 6 yaşındayken de annesini kaybetmiştir. Dedesi Abdülmuttalib'in yanında büyüyen Hz. Muhammed (S.A.V.) daha sonra amcası Ebu Talib'in yanında yetişmiştir. Amcası ile birlikte ticaretle uğraşmış, kervanlarla Suriye'ye gitmiştir.
Hz. Hatice ile 25 yaşında evlilik yapmış ve Hz. Hatice'nin ticari işlerini idare etmiştir. Doğruluğu, güvenilirliği sebebiyle Mekkeliler ona Muhammed'ül emin demişlerdir.
Ramazan aylarında Mekke dışındaki Hira Dağlarında yalnızlığa çekilen, ibadet ve düşünmekle zamanını geçiren ve hiç bir zaman putlara tapmayan Hz. Muhammed (S.A.V.) 27 Ramazan 610 yılında Cebrail'in ona "Oku" demesiyle ilk vahisini almıştır.
40 yaşında peygamber olan Hz. Muhammed (S.A.V.) bundan sonra İslam dinini yayma, Allah'ın emirleri insanlığa tebliğ etme vazifesiyle meşgul olmuştur. İslam dinini ilk kabul edenler Hz. Hatice, Hz. Ali, Zeyd ve Hz. Ebubekir  olmuştur.
Haç mevsiminde Mekke'ye gelenlerle görüşerek onlara İslamı anlatmaya çalışmıştır. Akabe biatlerinde verilen sözler neticesinde Mekke'de işkence ve baskı gören Müslümanlarla birlikte 622 yılında Medine'ye Hicret etmiştir. Mekke'yi en son terk eden peygamberimiz 24 Eylül 622 yılında Medine'ye gelmiştir.
Hicretin gerçekleştiği 622 yılı, Hz. Ömer zamanında Hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Mekke'den göç eden (Muhacir) ve Medineli Müslümanları (Ensar) kardeş ilan eden Hz. Muhammed (S.A.V), Medine'de bulunan Yahudilerle 623 yılında insancıl temeller üzerine kurulmuş bir sözleşme yapmıştır. Bu sözleşmeye göre;
Medine birlikte savunulacak, Yahudiler ve Müslümanlar her türlü haktan yararlanacak, Dini ibadet ve ayinler serbestçe yerine getirilebilecektir. Bu sözleşme İslam aleminin ilk anayasasıdır ve 53 maddeden oluşmaktadır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy