17 Nisan 2017 Pazartesi

UFOlar radar ile tespit edilebilir mi?

Hiç yorum yok



Dünya üzerindeki herkesin hemfikir olmadığı ancak genel kabul gören UFO'larla ilgili araştırmalar derinleştirilmesine rağmen UFO'ların radara yakalanma ihtimalleri var mıdır? Radar gözlemleri görsel tespitlerle örtüştürülebiliyor mu?

UFO'Iarın radarlarla tespitleri uçaklardan, havaalanlarından ve askeri üslerden sık sık yapılmıştır. Radarlarla tespitlerin aynı anda görsel gözlemlerle desteklenmeleri halinde, iyi kanıtlanan bir olay meydana gelmiş olur. Bir çok vakada, askeri uçakların bir UFO'yu radarla buldukları ve aynı anda pilotun da görsel olarak UFO'yu teşhis ettiği rapor edilmiştir. En azından bir vakada, yerdeki askeri radar, uçaktan yapılan radar tespitini ve görsel gözlemleri onaylamıştır.

Radar tespitleri, bir UFO'nun done analizlerine göre, saatte 19300 km.yi geçebilen hızını hesaplamayı sağlamaktadır UFO'Iarın çoğu radar sinyallerini yansıtmaktayken, bazıları aşikar olarak yansıtmazlar, hatta UFO yerden ya da havadan açıkça görülebilmekte iken bile ...

UFO raporlarının çok büyük bir kısmında elektromanyetik etkiler rapor edilmiştir. Otomobil ve kamyon motorları, bir UFO ile yakın karşılaşma sırasında sık sık gürültü yaparlar ya da tamamıyla dururlar. Diğer vakalarda radyo ve televizyonlarda parazit olduğu; ev, cadde ve otomobil ışıklarının söndüğü ve genel bir enerji kesintisinin meydana geldiği rapor edilmiştir.

GÖRÜLEN UFO'YU TESPİT EDEMEYEN RADARLAR
Ancak UFO'ların radarları rahatlıkla aldatabildikleri ve radara yakalnmadıkları da bilinen bir gerçektir. İsviçre'de 5 Haziran 1996 günü öğleden sonra 2:30. Dubendorf askeri hava üssünde aralarında radar operatörlerinin de bulunduğu altı görevli, 1700 metre uzaklıkta çok büyük gümüş renkli bir cismi görürler, cisim karşıdaki büyük binanın ardından ortaya çıkar, sallanarak 1300-2000 metre arasında inip çıkarak ilerlemektedir. Üç radar cihazı birden harekete geçirilir. Von Ludwiger normal dışı hareketler yapan radar hedeflerinin, çok net olarak belirlenebildiğini ve kayıtlara geçirilebildiğini söylemekte ve bu tür kayıtların sonradan en iyi şekilde analiz edilebildiğini belirtmektedir ama bu kez, radarlarda hiçbir görüntü yoktur, sadece bir hareketin eğim çizgileri belli belirsizdir.

UFO gizemi uzun yıllar gündemimizden düşmeyecek...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy