26 Nisan 2017 Çarşamba

Sarımsağın Faydaları

Hiç yorum yok



Sarımsağın çok faydalı bir bitki olduğunu duymayan yoktur. Tabi bu kadar faydanın yanında kokusu da dillere destandır 🙂 .
Sarımsak, soğanında dahil olduğu allium ailesindendir. Mutfakların vazgeçilmez çeşnilerinden birisi olan sarımsak sadece lezzeti ile değil aynı zamanda güçlü antibiyotik etkisi ile de sağlık kaynağıdır. Sarımsak, antibiyotik, antioksidan, antifungal, antienflamatuar özellikleri ile insanlık için çok büyük bir nimettir.

Sarımsağın Besin Değerleri

Sarımsak, yüksek oranda vitamin ve mineral içerir. 100 gr sarımsak için besin değerleri aşağıdaki gibidir.
Porsiyon Miktarı: 100 g
Kalori (kcal) 148
Toplam yağ 0,5 g
Kolesterol 0 mg
Sodyum 17 mg
Potasyum 401 mg
Karbonhidrat 33 g
Diyet Lifi 2,1 g
Şeker 1 g
Protein 6 g
A Vitamini 9 IU C Vitamini 31,2 mg
Kalsiyum 181 mg Demir 1,7 mg
D Vitamini 0 IU B6 Vitamini 1,2 mg
B12 vitamini 0 µg Magnezyum 25 mg

Sarımsağın Faydaları

  • Sarımsağın, kolesterolü ve tansiyonu düşürdüğü kanıtlanmıştır. Günlük sarımsak tüketimi kalp krizi ve kalp hastalıklarını engeller.
  • Soğuk algınlığı, mantar enfeksiyonları, grip, böcek ısırıkları, ishal gibi rahatsızlık ve sorunlarda sarımsağın faydası bilinmektedir.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir. Vücuttan toksinlerin atılmasında yardımcı olur. Sarımsak, zencefil ve soğan üçlüsü ile kemoterapi sonrası detoks sağlanabilir.

Sarımsak Nasıl Kullanılmalı?

Sarımsağın en iyi ve sağlıklı Kullanımı çiğ olarak tüketilmesidir. Sarımsakta bulunan allicin ısı ile etkisi azalmaktadır. Sarımsak dişlerini ezdikten sonra dilimleyin ve 15 dakika kadar bekletin. Sarımsağın içindeki allicin ezildiği zaman daha aktif hale gelmektedir. Ayrıca sarımsak aç karına yenildiğinde daha faydalı olmaktadır.

Çiğ Sarımsak ve Bal Karışımı

2-3 diş sarımsağı küçük parçalara doğrayın ve 1 çorba kaşığı bal ile karıştırıp tüketin.
Bu karışımı her gün kullanırsanız, bağışıklık sistemi gülenir, daha dinç ve enerjik olursunuz ve daha az hasta olursunuz.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy