18 Nisan 2017 Salı

CUMHURİYETÇİLİK

Hiç yorum yok



CUMHURİYETÇİLİK
Cumhuriyet halkın doğrudan doğruya seçtiği temsilciler aracılığı ile egemenliği elinde tutuğu yönetim şeklidir. Başka bir ifade ile Cumhuriyet yönetimin ulusa ait olduğunu ortaya koyan bir rejimdir. Cumhuriyet’te temel ilke seçimdir.
Devlet hizmetlerinin hiçbir kademesinde veraset usulü olmayıp, yerine seçim ve tayin vardır. Cumhuriyet devlet başkanlarının ve diğer kademelerdeki yöneticilerin hayat boyu görevde kalmasını reddeden bir anlayıştır. Seçim sonucunda iktidara gelen kişiler ömür boyunca devlet başkanlığı makamında kalamamaktadırlar.
Cumhuriyet rejiminde egemenlik ulusa aittir. Devlet başkanları ya doğrudan ya da dolaylı olarak halk tarafından belli bir süreliğine seçilmektedir.
Cumhuriyetin Türk toplumuna sağladığı faydalar kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Demokrasinin kurulmasına ortam sağlamıştır.
2. Türk toplumunun gelişmesini ve çağdaşlaşmasını sağlamıştır.
3. Bütün vatandaşların devlet yönetimine eşit şekilde katılabilmesini sağlamıştır.
Cumhuriyetçilik:
Egemenliğin sahibinin millet olduğu bir yönetim şekli olan ve temsili demokrasiyi esas alan bir yönetim biçimi, Cumhuriyeti destekleyen bir Atatürk ilkesidir. Milletin seçtiği temsilcilerden oluşan Meclis (TBMM) son söz yetkisine sahiptir. Millet seçimlerle temsilcilerini değiştirebilir. Cumhuriyetçilik ilkesinin önemi, Anayasamızın birinci maddesinde değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez şeklinde net ifadelerle vurgulanmıştır.
Atatürk’ün tanımlamasıyla Cumhuriyet ilkesi; Türk Milleti’nin tabiatına ve adetlerine uygun yönetim şekli olan Cumhuriyet rejimi, laiklik ilkesiyle birlikte bütün siyasal tartışmaların dışında tutulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri:
20 Ocak 1921 Anayasası’nda yapılan bir değişiklik ile bir hükümet şekli olarak ilk kez Anayasamızda yer almıştır. 1924 Anayasası’nda ise “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir“ ifadesi ile Cumhuriyete devlet şekli niteliği verilmiştir. 1961 ve 1982 tarihli Anayasalarımızda da bu madde korunmuştur. 1982 tarihli Anayasamızın 2. maddesinde ise “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” şeklindeki ifade ile Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri detaylandırılmıştır.
Atatürk’ün Türk Gençliğine verdiği görevler:
Atatürk, Cumhuriyetin korunması görevini Gençliğe Hitabesi'nde Türk gençliğine verdiğini söyleyerek Cumhuriyetçilik ilkesinin ne kadar önemli olduğunu açıkça ifade etmiştir. Atatürkçülükte sağlam bir gençlik yetiştirmek temel amaç olmuştur. Atatürk “Gençler! Cesaretinizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli sembolü olacaksınız… Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.” diyerek Türk gençliğinden neler beklediğini kısaca ifade etmiştir.
Cumhuriyetin Türk toplumuna sağladığı faydalar:
Cumhuriyet öncelikli olarak tüm vatandaşların eşit olduğu, devlet yönetiminde söz sahibi olduğu ve devlet yönetimine katılmalarında eşit haklara sahip bulunduğu ve bu haklarında yasalarla korunduğunu ifade etmektedir. Cumhuriyet sayesinde Türk toplumunda çağdaşlaşma başlamıştır. Türk halkına verilen değer artmış, halkın her konuda özgür düşüncesi ve anlayışıyla söz sahibi olmasını sağlamıştır. Cumhuriyet halkı çağdaşlaşma yolunda bir amaca yöneltmiştir. Atatürk cumhuriyetin Türk milletine sağladığı faydaları kısaca şu sözleriyle pekiştirmiştir. “Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini güvenli ve sağlam bir gelecek yolunda koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.”
Atatürk'ün Cumhuriyetçilik ilkesi ışığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yapılan faaliyetler şu şekilde özetlenebilir:
1. 23 Nisan 1920 tarihinde TBMM'nin açılması sağlanmıştır.
2. Saltanatın kaldırılmıştır.
3. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edilmiştir.
4. Siyasal partiler kurulmuş ve çok parti denemeleri yapılmıştır.
5. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.
6. Ordunun siyasetten ayrılması sağlanmıştır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy