18 Nisan 2017 Salı

ATATÜRK’ÜN VASİYETNAMESİ

Hiç yorum yok



ATATÜRK’ÜN VASİYETNAMESİ
Atatürk’ün tek yasal mirasçısı Makbule Atadan’dır. Ancak Atatürk 19 Mayıs 1932 tarihinde kendi isteği üzerine 2307 sayılı özel bir yasa çıkarılmasını sağlamıştır. Bu yasa ile Medeni Kanunda yer alan, mirasçıların haklarını isteğe bağlı olmaksızın koruyan “Mahfuz hisse” kavramı, Atatürk için kaldırılmıştır. Böylece Atatürk'ün aile üyeleri ve akrabaları, kişisel mirasından yararlanamaz duruma gelmiştir. Çıkarılan bu yasa üzerine Atatürk kişisel mirasını dilediği şekilde dağıtabilmiştir.
11 Haziran 1397 tarihinde hazırlattığı
ilk vasiyette, çiftliklerini ve diğer taşınmazlarını millete bırakmıştır. Bu davranışı üzerine ile millet ve meclis adına kendisine bir teşekkür telgrafı Başbakan İsmet İnönü tarafından gönderilmiştir. Aldığı bu telgrafın üzerine Atatürk: “ Söz konusu armağan, yüksek Türk milletine benim asıl vermeyi düşündüğüm armağan karşısında hiçbir değere sahip değildir. Ben gerektiği zaman en büyük armağan olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.” diyerek gelen telgrafı cevaplamıştır.
Atatürk'ün vasiyetnamesinde geçen bazı kalemler kısaca şu şekildedir.
1. Atatürk, Ulus Matbaası’nın tüm demirbaş eşyası ve çevresindeki arsası ile birlikte Cumhuriyet Halk Partisi’ne verilmesini istemiştir.
2. Bugünkü Hipodrom ve 19 Mayıs Stadyumu çevresindeki arsalarının, çarşı içindeki otelinin, altındaki dükkânlarla birlikte Ankara Belediyesi’ne verilmesini istemiştir.
3. Birikmiş parasının ve Hisse senetlerinin İş Bankası tarafından faizlendirmesini ve her sene verilecek faizden yaşadıkları sürece kız kardeşi makbule Atadan’a 1000, Afet İnan’a 800, Sabiha Gökçen’e 600, manevi kızları Ülkü’ye 200, Rukiye ve Nebile’ye 100 lira verilmesini istemiştir.
4. Sabiha Gökçen’e bir ev alınmasını ve Makbule Atadan’ın da yaşadığı süre boyunca Çankaya’da oturduğu evi kullanabilmesini istemiştir.
5. İsmet İnönü’nün çocuklarının öğrenimlerini tamamlamaları için gerekli yardımın yapılmasını istemiştir.
6. Faizden kalan paraların da her yıl yarı yarıya Türk Dil ve Tarih Kurumu’na ayrılmasını istemiştir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy