17 Nisan 2017 Pazartesi

Anadoluda yapılan büyü çeşitleri Ayırma büyüleri, Soğutma büyüleri.

Hiç yorum yok



Anadoluda yapılan büyü çeşitleri Ayırma büyüleri, Soğutma büyüleri.

Kaşıkla yapılan ayırma büyüsü.

İki arkadaşı veya iki seveni ya da karı kocayı ayırmak için yapılan bu büyü iki tahta kaşıkla yapılır.İki tahta kaşık alınır. Bu kaşıkların birinin içine birinci diğerine diğer ayırmak istenen ikinci kişinin adı yazılır. Kaşıklar arka arkaya, sırt,sırta getirilir.Yeni ölmüş birinin kefen bezinden bir parça yırtılarak bu kaşıklar sırt sırta şekilde sıkıca sarılıp bağlanır.Mezarlardan birine gömülür.Bu büyü yapılan kişiler artık bir birleri için ölü gibi olur bir daha yüzyüze gelmezler.

Ayırmak veya soğutmak için yapılan domuz yağı büyüsü.

İki kişiyi biribirinden ayırmak için çokca kullanılan büyülerden bilindik duyulduk bir büyü türüde domuz yağı büyüsüdür.Bir kimse domuz yağını paketleyip koynuna saklar bir kiliseye gidip papaza kendisini okumasını ister.Papaz kişiye okurken domuz yağıda papaz tarafından okunmuş olur.Artık domuz yağı büyü için hazır hale gelmiş olur.Büyü yapacak kişi ayrılmasını istediği kişilerin yatağına gizlice bu domuz yağını sürer veya yatağın gizli bir köşesine sokuşturur. Bu sayede evli olanlar birbirlerinden soğur derhal boşanırlar.Büyü yapacak olan çiftin evine giremeyecek bir kişiyse o zamanda domuz yağını kapı eşiğine ve kapı kolu ve kapı üzerine sürer çift yine kavga ile birbirlerinden soğuyarak ayrılır.

Ayırmak ve soğutmak için ölü toprağı ile yapılan ayrılık büyüsü.

Bir mezardan bir avuç kadar toprak alınır.Evli çiftin yatağı içine veya şiltesi arasına serpilir veya saklanır.Kısa zamanda çiftin sevgisi ölür birbirlerinden soğur ve ayrılırlar. 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy