17 Nisan 2017 Pazartesi

Ad Kavmine ne oldu?

Hiç yorum yok



Âd Kavmi, Ad veya Aad kavmi, İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da geçen ve Nuh kavmi gibi Allah'ın gazabına uğrayarak yok olan eski bir Arap kabilesidir. Kavmin atası olan Âd, Nuh’un torunlarından Avs’ın oğludur. Avs’ın babası İrem, onun babası Nuh’un oğlu Sam’dır.

Bu kavim büyük kayaları yontarak direk ve bu direkler üzerine çok gösterişli binalar yaptılar. Yaşadıkları bölgede her taraf akıl almaz süslere, göz kamaştıran güzelliklere sahipti. Nuh aleyhisselam zamanındaki tufandan sekiz asır gibi bir zaman aradan geçmesi sebebiyle tufanı görüp, ibret alanlar ve bunları nesillere anlatanlar çoktan vefat etmişlerdi.

Ad kavmi insanları sıhhatlerine, kuvvetlerine, zenginliklerine ve servetlerine bakarak her geçen gün kibirleniyor, büyükleniyor, taşkınlıklarını artırıyordu. Onların bu halleri Kur’an-ı kerimde mealen şöyle bildirilmektedir: "Yer yüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve bizden daha kuvvetli kim var (olabilir) ki dediler." (Fussilet suresi: 15)

Gün geçtikçe azan Ad kavmi, nihayet Samed, Samud, Sada ve Heba adlı putlara tapmaya başladılar. Bağ, bahçe, tarla, hayvan, mahsul ve nesillerinde şaşılacak bir bereket vardı. Dünya nimetleri bakımından ulaşılması arzu edilen her şeye kavuşmuş olmaları, tamamen azmalarına sebep oldu. Zulüm ve işkenceye başladılar. Ad kavmi, bu haldeyken, Allahü teala onlara ebedi seadet yolunu göstermek için Hud aleyhisselamı peygamber olarak gönderdi.

Elli seneden fazla bir zaman bu kavmi imana çağırdı. Bu azgın kavmi Hud aleyhisselam devamlı davet ettiği halde iman etmeye yanaşmadılar. İman edenler de korkularından imanlarını açıklayamadılar. Bunun üzerine kendilerine ağır azab geleceğini ve helak edileceklerini söyledi. Yine inanmayıp alay ettiler.

Buluttan şiddetli bir rüzgar esmeye başladı. Korkunç bir uğultusu ve dayanılmaz bir soğuğu vardı. Rüzgar estikçe şiddetlendi. İnsanları tutundukları taş ve ağaçlarla birlikte göklere fırlatıyor, sonra da bırakıveriyordu. Havada adeta saman çöpleri gibi savruluyorlardı. Azgın Ad kavminin insanları param parça oldu. Yerleri yurtları yıkılıp harabe halini aldı. Sonra da fırtına onların ölülerini süpürüp denize attı. Bu rüzgar, Kur’an-ı kerimde rih-i akim, sarsar, azab-ı elim ve atiye olarak bildirilmektedir. Hud aleyhisselam, iman edenlerle birlikte Mekke’ye gitti. Bunlara "Ad-ı uhra" (ikinci Ad) denilmiştir.

Ad Kavmi iskeletleriDEVASA İSKELETLER AD KAVMİNE Mİ AİT?

Suudi Arabistan'da bulunan devasa insan iskeleti büyük heyecana sebep oldu. Herkesi şaşkına çeviren dev iskeletin başında çalışma yapan insanlar, cüce gibi görünüyor.. Suudi Arabistan'da bulunan devasa insan iskeleti büyük heyecana sebep oldu. Herkesi şaşkına çeviren dev iskeletin başında çalışma yapan insanlar, cüce gibi görünüyor..

Aramco adında bir Amerikan petrol şirketinin ülkede yapmış olduğu petrol arama kazıları sırasında uzmanlar tarihi çok eskilere dayanan büyük bir iskeletle karşı karşıya geldiler, İskeletin ilk önce bir dinozor türüne ait olduğu sanıldı, daha sonra kazılar ilerledikçe iskeletin kafa kısmı da ortaya çıktı, büyüklüğü ve yaşı henüz açıklanmayan dev insan iskeletinin arkeolojik araştırma neticeleri gizli tutuldu, ancak geçen sürenin 70 bin ila bir milyon yıl arasında değişebileceği tahmin ediliyor, bu arada Suudi yönetimi bütün bölgeyi abluka altına aldı...

Medya'ya sızan resimlerin sahte olmadığı, bulunan iskeletin yaklaşık 12 metre uzunluğunda olduğu uzmanlarca doğrulandı... Bu dev insanların bazı kaynaklara göre, yüz binlerce yıl onceleri yaşayan "Aad" kavmine ait olduğu sanılıyor

'The New Nation' isimli haber sitesinde yer alan ve görenleri şaşırtan fotoğraftaki iskeletin bir insana ait olduğu öne sürüldü. İddialara göre, geçen nisan ayında Suudi Arabistan'da petrol araştırmaları yapan ARAMCO şirketi çalışanları tarafından bu dev iskeleti buldu. Mühendisler durumu yetkililere bildirince bölgeye giriş çıkışları yasaklanıp araştırmalara başlandı. Birçok Müslüman ülkenin gazetelerine de konu olan haberlerde iskeletin helikopterden çekildiği belirtilen bir fotoğrafı da yer aldı.

Bangladeş'teki internet sitesi ise, "Bu iskelet Kuranı Kerim'de belirtilen ve irilikleriyle tanımlanan Ad kavminden birine mi ait?" sorusunu ortaya attı. Yok edilen kavim: Ad Kuran-ı Kerim'deki bilgilere göre Ad Kavmi'nin mensupları çok iri yapılı ve güçlüydü. Ancak bu kavim peygamberleri Hud'u dinlemedikleri için cezalandırılarak tamamen yok edildi.

ULEMA DEV İSKELETLERİ DOĞRULADI

Kemikler Suudi Arabistan din ulemaları tarafından da incelendi. Ulemalar kemiklerin Ad kavmine inandıklarını açıkladılar. İskeletin bulunduğu alan Suudi Arabistan güvenlik güçlerince kontrol altına alındı. Hiç kimsenin girmesine izin verilmeyen bu alana sadece ARAMCO şirketinin yetkilileri gidebiliyor.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy