17 Nisan 2017 Pazartesi

Açıklanamayan Olaylar/Paskalya adası heykelleri

Hiç yorum yok



Paskalya Adası, Şili’nin 3000 km açıklarında bulunan, 164 m2 alana sahip ufacık bir adadır. Hollanda'lı kaşif Roggeveen, 1772 yılında adayı keşfettiği gün “Paskalya Bayramı” olduğu için adaya Paskalya Adası (Easter Island) ismi verilmiştir.

Medeniyetten uzak bu küçücük adacığın dünya çapındaki şöhreti ise adanın çeşitli yerlerinde bulunan ve Moai olarak bilinen dev heykellerden kaynaklanmaktadır. Adada yaşayan Polinez halkı tarafından volkanik külün sıkıştırılması ile yapılan bu heykellerin boyu iki ile on metre arasında değişmekte ağırlıkları ise seksen tona kadar çıkabilmektedir. Yaklaşık 880 tane heykel vardır bunlardan kimisi bir platform üzerinde ayakta durmaktadır, kimisi ise toprağa gömülüdür. Ayrıca adada yapım aşamasında bırakılan, tamamlanmamış heykeller de bulunmuştur.

Ada keşfedildiğinde adada yaşayan çok az insan varmış ve bu kişiler son derece ilkel koşullarda, yamyamlık yaparak yaşıyorlarmış. Adada şu an hiç ağaç yok fakat yapılan araştırmalar sonucunda adının bir zamanlar ağaçlarla kaplı olduğu anlaşılmış. Yerli halk Moai heykellerini yapabilmek için bu ağaçların neredeyse hepsini kesip halat ve platform gibi malzemelerin yapımında kullanmışlar. Adanın ekolojik dengesi tamamen bozulmuş, bir zamanlar kuş cenneti olan adayı kuşlar da terk etmiş ve açlık baş göstermiş.

Adada yazılı bir kaynak bulunamadığından arkeologlar bu heykellerin yapılış sebebini bilemiyorlar.İşte bu yüzden bir halkı bu heykelleri yaparken kendilerini yok etmeye sürükleyen motivasyonun ne olduğunu belki de asla öğrenemeyeceğiz.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy