18 Nisan 2017 Salı

II. MURAD DÖNEMİ KRONOLOJİSİ (1421-1451)

Hiç yorum yok



II. MURAD DÖNEMİ KRONOLOJİSİ (1421-1451)
1421 yılında Çelebi Mehmed’in vefat üzerine II. Murad Bursa’da tahta çıkışmıştır. Sultan Murad'ın amcası Şehzade Mustafa saltanat hakkı gerekçesiyle Rumeli'de faaliyetlerde bulunmuştur. Gördüğü destekler üzerine Edirne'yi ele geçirmiş ve kendisini padişah ilan etmiştir.
1422 yılında Ulubad suyu savaşında Mustafa Çelebi yanilgiye uğramış ve Edirne'de idam edilmiştir. II. Murad’ın Rumeli'ye sefer düzenlemiştir. İstanbul’a altıncı defa kuşatma yapılmıştır.
1423 yılında Eflak, Arnavutluk ve Mora'ya seferler düzenlenmiştir. Sultan Murad'ın kardeşi Şehzade Mustafa isyan etmiş ve İznik'te yakalanarak idam edilmiştir.
1424 yılında Kuzey Karadeniz’in Sinop Bölgesi’nde Çandaroğlu İsfendiyar Bey’in itaat altına alınmıştır ve beyliğe son verilmiştir. Bizans 30000 duka altın vererek Osmanlı Devleti ile arasında barış antlaşması yapmıştır. Eflak, Sırbistan ve Macaristan ile anlaşmalar imzalanmıştır.Devlet idaresinde örgütlenmeler gerçekleştirilmiş, dini işlerin yürütülmesi için Şeyhülislamlık makamının kurulmuştur.
1425 yılında Molla Fenari ilk Şeyhülislam olarak tayin edilmiştir. Almanya ve Macaristan ile iki yıllık barış antlaşması yapılmıştır. Menteşe Beyliği Osmanlı Devleti'nin himayesine alınmıştır.
1426 yılında İzmir Bey’i Cüneyd yakalanmış ve idam edilmiştir. Teke Beyliği toprakları Osmanlı Devleti'ne katılmıştır.
1428 yılında Germiyan Beyliği hükümdarının vefatı sonucunda, hükümdarın vasiyeti üzerine Germiyan Beyliği Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştır.
1429 yılında Sadrazam Çandarlı İbrahim Paşa, Anadolu’nun manevi koruyucusu Hacı Bayram Veli ve din bilginlerinden Emir Sultan vefat etmiştir.
1430 yılında Selânik Venediklilerden geri alınmıştır. Gelibolu zafer kazanılmıştır.
1431 yılında Yanya ele geçirilmiştir.
1432 yılında Fatih Sultan Mehmed Edirne’de dünyaya gelmiştir.
1435 yılında Osmanlılara karşı Macaristan, Sırbistan ve Eflak Hükümetleriyle ittifak eden Karaman Beyi İbrahim Bey’in Osmanlı topraklarına saldırması sonucunda yenilgiye uğratılmış ve idam edilmiştir. Sırp Kralı Yorgi Brankoviç kızı Prenses Mara'yı Sultan Murad ile evlendirmiş ve Osmanlı Devleti'nin himayesi altına girmiştir.
1439 yılında Sırbistan'ın başkenti Semendire ele geçirilmiştir. Macar Kralı II. Albert mağlup edilmiştir.
1441 yılında Belgrad kuşatması başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
1443 yılında Macar Ordusu Başkomutanı Yanko Hunyadi Yanoş’un kumandasındaki Haçlı ordusu, Türk akıncılarını yenerek Niş ve Derbendi ele geçirmiştir.
1444 yılında Yalvaç Savaşı meydana gelmiştir. Macaristan ile 10 seneliğine Zegedin barış antlaşması imzalanmıştır. II. Murad kendi isteği ile tahttan çekilmiş ve yerine 12 yaşındaki Şehzade II. Mehmed’i tahta çıkarmıştır.II. Murad’ın Edirne’den Manisa’ya geçmiştir. Durumdan faydalanan Macar Kralı Zegedin antlaşmasını bozmuştur. II. Mehmet babasını tekrar tahta oturması için göreve çağırmıştır. Varna'da büyük bir zafer kazanılmıştır.
1445 yılında Sultan Mehmed’in tahtı babasına bırakıp, Manisa’ya çekilmiştir. II. Murad’ın Edirne’de ikinci defa tahta çıkışmıştır.
1446 yılında II. Murad Mora'ya sefer düzenlemiş ve Mora despotunu vergiye bağlamıştır.
1447 yılında II. Mehmed’in oğlu Şehzade Bayezid dünyaya gelmiştir. Arnavutluk’ta İskender Bey'in isyan etmesi sonucunda Kroya Akçahisar kuşatılmıştır.
1448 yılında Macar Başkumandanı Yanoş ile yapılan II. Kosova savaşı zaferle sonuçlanmıştır.
1449 yılında II. Mehmed Dulkadiroğlu Beyi’nin kızı ile Edirne’de evlenmiştir. Asi İskender Beyi ortadan kaldırmak için harekete geçilmiş ve Arnavutluk ele geçirilmiştir.
1450 yılında II. Murad’ın son defa Arnavutluk üzerine sefere çıkmıştır. Kroya Akçahisar’ın ikinci kez kuşatılmıştır.
1451 yılında II. Murad felç geçirerek Edirne'de vefat etmiş ve Bursa’da gömülmüştür. Sultan II. Mehmed ikinci defa Osmanlı Tahtına çıkmıştır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy