18 Nisan 2017 Salı

1881'den 1919'e Mustafa Kemal

Hiç yorum yok


1881'den 1919'e Mustafa Kemal
Mustafa Kemal, 1881 yılında Selanik’te dünyaya geldi. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. İlk öğrenimini Şemsi Efendi okulunda yaptı. Daha sonra Mülkiye Rüştiyesi okuluna girdi. Bu okulu bıraktıktan sonra Selanik Askeri Rüştiyesi’nin sınavını kazanarak öğrenimini sürdürdü. Rüştiye’den sonra Manastır Askeri İdadisi’ni, 1902 yılında İstanbul’daki Harp Okulu’nu bitirdi ve Harp Akademisi' ne girdi. Bu okullarda Sultan 2. Abdülhamit döneminin zararlı yönetimine karşı çalıştı. 1905 yılında Harp Akademisi’ni kurmay yüzbaşı olarak tamamladıktan sonra çalışmalarını sürdürdü. Bu nedenle çalışma arkadaşlarıyla tutuklanarak Şam'daki 5. Ordu’ya sürüldü. Şam’da bulunduğu sırada gizli çalışan Vatan ve
Hürriyet Cemiyeti'ni, bir ara gittiği Selanik’te de bu derneğin bir şubesini kurdu. Şam’dan sonra Yafa’da görev yapan Mustafa Kemal, 1907 yılında Makedonya’ya 3. Ordu'ya atanmasını sağladı ve Müşirlik Erkanı Harbiyesi’ne alındı. Bu sıralarda Sultan 2. Abdülhamit yönetimine karşı kurulmuş olan İttihat ve Terakki Fırkası, gizli çalışmalarını sürdürüyordu. Mustafa Kemal’in kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyeti, bu kuruluşa katıldı. İttihat ve Terakki Fırkası’nda yararlı görevlerde bulundu. Ancak ordunun siyasetle uğraşmasına karşıydı. Bu nedenle İttihat ve Terakki Fırkası'ndan ayrıldı. Uğraşısını askerlik eğitimi ve öğrenimine ayırdı. 2. Meşrutiyet’in açıklanmasından sonra,31 Mart hareketini bastıran Hareket Ordusunun hazırlanmasında ve yönetiminde görevler aldı.13 Nisan 1909 günü izlenen gericilik girişimi, Rumi takvimde 31 Mart gününe rastladığı için bu hareket tarihte 31 Mart Vakası olarak yer alır.
Mustafa Kemal daha sonra, bir piyade alayı komutanlığında bulundu. 1911 yılında İtalya’nın saldırısıyla başlayan Trablusgarp Savaşı'na katıldı. Tobruk Savaşı’nın kazanılmasında yararlı hizmetleri görüldü. Rütbesi binbaşılığa yükseltildi. Derne savunmasını yönetti. Balkan Savaşı’nın başlaması ve gelişmesi üzerine İstanbul'a döndü. Akdeniz Boğazı Mürettep Kuvvetleri Harekat Şubesi Müdürü oldu ve Edirne’nin yeniden alınmasına katıldı. Balkan Savaşı'ndan sonra kaymakam oldu. Sofya ataşemiliterliğine atandı. Rütbesi yarbaylığa yükseltilmişti. 1. Dünya Savaşı başlayınca, bu savaşa acele girmiş olduğumuzu, sonucun ağır olacağını ilgili makamlara bildirdi ve orduda etkin görev istedi. Mustafa Kemal'e  Tekirdağ’da kurulacak olan 19. Fırka Komutanlığı verildi.
İtilaf Devletleri, 18 Mart 1915 günü Çanakkale'yi donanma gücüyle zorladılar. Türk savunması karşısında büyük kayıplar vererek çekilmek zonanda kaldılar. Mustafa Kemal, 25 Nisan 1915 günü, Arıburnu’na, 6-7 Ağustos günleri Anafartalara yapılan kuvvet çıkarma hareketlerini önledi. Çanakkale savaşları, Türk ulusunun vatan topraklarını savunmada gösterdiği en anlamlı savunma savaşıydı. itilaf kuvvetleri Çanakkale’den çekilmek zorunda kalmıştı.
Mustafa Kemal’in, Çanakkale savaşlarında gösterdiği başarılı görevler nedeniyle rütbesi önce albaylığa, Kafkas savaş hattına atanınca da generalliğe yükseltildi. Kafkas savaş hattında, 6-7 Ağustos 1916 günleri mevcut Rus ordusunu yenerek, Erzurum, Bitlis ve Muş bölgelerini geri aldıktan sonra 2. Ordu Komutanlığına vekil olarak atandı. 1917 yılında Hicaz Seferi Kuvvetleri Komutanlığına getirildi. Mustafa Kemal Paşa, aynı yıl içinde yeniden Kafkas savaş hattındaki 2. Ordu Komutanlığına, bir süre sonra da Bağdat’ı geri almak için Alman Generali Falkenhayn komutasına verilmiş olan Yıldırım Orduları Grubunda 7. Ordu Komutanlığına atandı ise de Alman generalinin tutumu nedeniyle ve Irak üzerine gitmede olumlu sonuç alınacağına olasılık görmediğinden istifa etti. Bu görevi sırasında 21 Eylül 1917 günü Başkomutanlığa yazdığı raporda: «Bu harbin hitamı anahtarları bizim tarafın elinde değildir» sözleriyle yenilginin kaçınılmaz olduğunu belirtmişti. Mustafa Kemal Paşa, yeniden 2. Ordu Komutanlığını üstlendi. Başkomutanlık karargahıyla anlaşamaması sonucu bu görevi kısa sürdü. Son görevini izleyen günlerde Veliaht Vahidettin Efendi’nin yanında Almanya’ya gitti. Almanya dönüşü, Sultan 5. Mehmet Reşat’ın ölümü üzerine padişah olan Vahidettin’in ısrarıyla Filistin savaş hattında bulunan 7. Ordu Komutanlığını yeniden üstlendi. Yoğun düşman saldırılarına karşı ordusunu Halep’e çekmeyi ve Halep’in güneyinde bu saldırıları durdurmayı başardı. Mustafa Kemal Paşa, Mondros Antlaşması’nın ertesi günü, 31 Ekim 1918’de, Mareşal Liman Fon Sanders yerine Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına atandı. Ancak yabancı devletlerin ülke topraklarına yerleşmesine olanak tanıyan antlaşma koşullarına karşı direnme göstermesi üzerine, Yıldırım Orduları Grubu kaldırılarak Harbiye Nezareti emrine alınması nedeniyle 12 Kasım 1918 günü İstanbul’a döndü.
Mustafa Kemal Paşa’nın aynı gün İtilaf Devletleri donanma gücünün İstanbul limanında demirlediği savaş gemilerinin arasından bir motorla geçerken söylediği: «Geldikleri gibi giderler» sözü, yurt topraklarının kurtarılmasında Türk ulusunun gücüne sonsuz güvenini vurguluyordu.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy