8 Mayıs 2018 Salı

Soda şişeleri neden sadece yeşil yapılır?

Hiç yorum yok

Görmeye alıştığımız bazı gerçeklerin nedenini hiç düşünmeyiz. Mesela soda şişeleri neden yeşildir? 60 yıl önce Ankara’da kurulan Beypazarı Maden Suyu Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Ercan, herkesin merak ettiği bir soruya da cevap verdi.
Ercan, soda şişelerinin rengi konusunda şu açıklamayı yaptı: “Maden suyu şişeleri renkli olmak zorundadır. Çünkü maden suyu içindeki mineraller güneş ışığına maruz kalınca zarar görmektedir. Biz de maden suyumuzu yeşil şişede piyasaya arz etmekteyiz” dedi.

Beypazarı Doğal Maden Suyu Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Ercan, Hürriyet Gazetesi'nden Ceyhun Kuburlu'ya markanın kuruluş öyküsünü anlattı. Ercan, “Şu anda doğal ve doğal meyve aromalı maden suyu olarak iki çeşit maden suyumuz bulunmakta. 2017 senesi içinde gazozumuzu da tüketicilerin beğenisine sunduk. Amacımız tıpkı yurtdışı ülkelerinde olduğu gibi maden suyunu alışkanlık haline getirmek, su gibi sofra içeceği olarak tüketilmesini sağlamak” dedi. Ercan, markanın öyküsünü ve gelecek planlarını şöyle anlattı:

Türkiye önemli bir pazar

Türkiye’de iç pazarın önemli bir bölümünü biz karşılıyoruz. Bunun yanı sıra üretim kapasitemize kıyasla ihracatımız çok yüksek oranda değil. Ciromuzu arttıran en büyük unsur şişe maliyetimizdir. Kıbrıs, Türkmenistan, Avusturya, Avusturalya, Suudi Arabistan, Irak, Dubai, Kuveyt, Katar başta olmak üzere 20 ülkeye ihracat yapmaktayız. Yurtdışı pazarına yönelik çalışmalarımızda mevcut ve şu anda yurtdışına üretimimizin yüzde 6’sını gönderiyoruz. Maden suyu tüketimi yurtdışında daha fazla, insanlar su yerine mineralli su dedikleri maden suyunu tüketiyorlar.

Tabi yurtdışında yeteri kadar maden suyu kaynağı olmadığından ithal ediyorlar. Türkiye de maden suyu kaynakları yönünden zengin bir ülke olarak en çok ihracat gerçekleştiren ülkelerin başında geliyor. Çünkü Avrupa ülkelerinde maden suyu tüketimi çok yaygındır ve bu konuda yerleşmiş önemli bir alışkanlık var.

Zor bir sektör

Maden suyu pazarının son yıllarda yakaladığı büyüme trendi çok önemli. Gelecekte bu pazarın daha da artacağını ve sektörün hareketleneceğini düşünüyorum. Çünkü maden suyunun sağlığa ve sağlıklı yaşama katkıları son derece önemli. Türkiye’nin de maden suyu potansiyeli bakımından zengin olduğu göz önüne alındığında, maden suyunun ilerleyen dönemlerde Türkiye pazarında önemli bir yere sahip olacağını düşünüyorum. Türkiye’de 20’nin üzerinde ruhsatlandırılmış maden suyu markası mevcut ancak bunlardan ancak 5 tanesi ulusal çapta hizmet verebilmekte. Maden suyu dağlık alanlarda çıktığı için yatırım maliyeti çok büyük. Kendi imkanlarınızla tesisi kurmak zorundasınız. Ayrıca yer altından çıktığı için devlete cironuzdan belli bedel ödemek zorundasınız. Yani hiç de kolay bir sektör değil.”

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy