17 Nisan 2017 Pazartesi

Piramitler uzaya enerji ışınları mı gönderiyor?

Hiç yorum yok




NASA güneş sistemini sarmalayan garip foton bulutunu saklamasına rağmen, bu dünyaya bazı bilim adamları tarafından sızdırıldı. Ve şimdi, kaygı verici bulut yaklaşırken, güneşi ve gezegenleri ölçülebilir şekillerde etkiliyor. Şaşırtıcı bir şekilde tuhaf enerji uzayımızı istila ederken, dünyanın bazı en ünlü piramitleri yoğun enerji üretiyor. Gökyüzüne doğru, yabancı foton bulutuna doğru yükselen birçok inanılmaz görülebilir güç ışınları olayları iyi dökümante edildi. Aynı zamanda tüm dünyadaki insanlar korkutucu sesler - gürültüler duymaya ve kaydetmeye başladılar, sanki Dünyanın kendisi inliyor ve ağlıyor.

Tüm bu fenomenler -buna çalkantılı güneşin daha önce hiç görülmemiş devasa elektriklenmesinin ölçümleri de dahil- foton bulutuna merkezlenmiş görünüyor.


Kadim piramitler yüzyıllar, binyıllar süren uykudan uyanıyor

Maya piramidi gürlerken turistler çığlık atıyor, diğerleri kameralarıyla videolar çekiyor. Ama arkasından deprem olmuyor, bunun yerine parlak ışık demetleri gökyüzüne, uzaya doğru atış yapıyor. Ama uzaya inanılmaz bir enerji sütunu gönderen Maya Kukulkan piramidi, bunu yapan en son piramit idi.

Bosna Piramidi, 2009 ve 2010'da Bosna güneş piramidi uzaya doğru kurşun kalem kalınlığında saf enerji ışını ışınladı.

Son zamanlarda Çin hükümeti Xianyang piramidini aktivite işaretleri için yakından incelemeye başladı. Geçen yıl bir bilimadamı ekibi piramidi araştırdı ve onun dünya dışı orijinleri olabileceğine inanıyorlar.

Bu inanılmaz olayı vorteks patlaması izledi - buna tanık olundu ve filme çekildi - Meksika, Teotihuacan'daki ünlü Aztek Ay Piramidinin zirvesinden atış yaptı. Yoğun gücü olan enerji ışınları, vorteksler, kasırgalar... bu ne anlama geliyor? Enerji nereye yönleniyor ve neden? Yüzyılların geçişini sessizce işaret eden bu sessiz taş gözcülerin gizemli gücünü aktive eden neydi?

Aztek Ay Piramidi, Onları hayata getiren şey belki piramitlerin eylemlerinden çok daha inanılmaz olan bir şeydir: şu anda güneş sistemini sarmalayan galaktik boşluktan gelen bilinmeyen kuvvetin gelişi.  

Foton Kuşağı
                                
NASA ve Avrupa Uzay Ajansı iki yıldır dünyayı 2012 - 2013 sırasında ortaya çıkabilecek yaklaşan felaketler hakkında uyarmakta. Şimdi seçkin astrofizikçi Alexey Demetriev, gerçekleşmekte olan şeyin daha kötü - NASA ve Avrupa Uzay Ajansının uyarılarından çok daha kötü - olduğunu iddia ediyor. Tüm güneş sistemimiz yoğun, potansiyel olarak ölümcül, yıldızlararası enerji bulutuna girdi. 



Piramitler bilinmeyen, yabancı buluta tepki veriyor 

Dr. Demetriev hem Voyager 1 hem de Voyager 2 roketlerinin tüm güneş sisteminin risk altında olduğunu bildirdiğini ortaya çıkardı. George Mason Üniversitesinden NASA Heliofizik misafir araştırmacı Merav Opher bu yıldızlararası enerji bulutunun istikrarsız ve çalkantılı olduğunu iddia ediyor.

Rus bilimadamı bu fotonik enerji bulutunun gezegenlerin ve özellikle güneşimizin atmosferlerini uyardığını ileri sürüyor. Bu yıldızlararası enerji bulutu güneşimizi uyarmaya ve onunla etkileşmeye devam ederken, güneşin daha aktif olmasına neden oluyor, bu da daha büyük faaliyet ve istikrarsızlık ile sonuçlanıyor.

Manyetik akış, güneş manyetosferi ve Yerküre’nin jeomanyetik alanları ile etkileşim çekirdek mutasyonlara, anormal alan vortekslerine ve süper fırtınalar, çılgın iklim salınımları ve – hepsinin en şaşırtıcısı – tüm gezegende duyulan atmosferik ve yeraltı armoniklere neden olabilir.

Piramitler – gezegenin manyetik kuvvet alanından yararlanmak için tasarlanmış yerküre enerjisi ve ileri kapasitörlerin doğal rezervuarları – savunmasız gezegen sistemimizi yutan sürüklenen uzay bulutuna saf enerji salıveriyor ve püskürtüyor. Tahmin edilmiş armonikler 2011’in baharından beri duyuluyor, kaydediliyor ve tartışılıyor.

Son zamanlarda, Youtube’ta tüm dünyadaki ülkelerden gönderilen bazı kayıtlar ortaya çıktı, bunlar insanları şaşırtıyor, bazen da korkutuyor, seslerin ne olduğunu bilmek istiyorlar. Bunların bazıları sahte olsa da, diğerleri yeraltı ve atmosferik armoniklerin hakiki kayıtlarıdır. Garip yerküre armonikleri ile ilgili Geochange Dergisine verdiği son röportajında seçkin bilim adamı Profesör Dr. Elchin Khalilov şu analizi verdi:

"Bu seslerin olası nedeni Yerkürenin çekirdeğinde yatıyor olabilir. Gerçek şu ki, Yerkürenin kuzey manyetik kutbunun sürüklenmesinin hızlanması 1998 ve 2003 arasında beş kattan fazla arttı ve bu günkü aynı seviyede Dünyanın çekirdeğindeki enerji süreçlerinin yoğunlaşmasını gösteriyor, çünkü bu Yerkürenin jeomanyetik alanını oluşturan iç ve dış çekirdekteki süreçlerdir."

"Bu arada daha önce bildirdiğimiz gibi, 15 Kasım 2011’de Yerkürenin yerçekimi alanının üç boyutlu varyasyonlarını kaydeden tüm ATROPATENA jeofizik istasyonlarında neredeyse aynı anda güçlü bir yerçekimsel impals kaydedildi. İstasyonlar İstanbul, Kiev, Bakü, İslamabad ve Yogyakarta’da yayıldı, ki İstanbul ve Yogyakarta arasındaki mesafe 10,000 km . Bu tür bir fenomen sadece eğer bu yayılımın kaynağı Yerkürenin çekirdek seviyesinde ise mümkündür. Bu yılın sonunda Yerkürenin çekirdeğinden bu muazzam enerji salıverilmesi, Yerkürenin içsel enerjisinin yeni aktif bir aşamaya geçişini gösteren bir tür başlama sinyaliydi." [Geochange Dergisi]
                      

Ve profesörün teorileştirdiği gibi armonikler Yerkürenin çekirdeğinden yayılıyor. Benzer sesler bazen büyük depremlerden önce işitiliyor.

Ancak bu kez, sesler çok büyük depremleri haber vermiyor, bükülen manyetik alan ve dönen Yerküre çekirdeğinin titreşim değişimleri tarafından üretiliyor. Her şey Samanyolu Galaksisinin bizim bulunduğumuz bölgesini istila eden muazzam fotonik bulutun gelişine tepki veriyor.

Ne beklemeli?
Demetriev en kötüsüne hazırlanma uyarısı yapıyor. “On yıl sonra değil, birkaç yıl içinde”

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy