17 Nisan 2017 Pazartesi

Nefertiti'nin büyük gizemi çözülecek mi?

Hiç yorum yok



Büyük gizem çözülüyor! Mezarı bulundu... İngiliz arkeolog Nicholas Reeves, Mısır Firavunu Tutankamon’un mezarının arkasında iki mezar daha bulunduğunu, bunlardan birinin Nefertiti'ye ait olduğunu tahmin ediyor.

“Eğer yanlış tahminde bulunmuşsam yanlıştır. Ama eğer haklı çıkacak olursam tüm zamanların belki de en büyük arkeolojik keşfini yapmış olacağım” diyor İngiliz arkeolog Nicholas Reeves “The Ecomist” adlı dergiye yaptığı açıklamada. Kısa bir süre önce “KV62” koduyla Mısır Firavunu Tutankamon’un mezarının yüksek çözünürlü fotoğraflarını yayınlayan İngiliz araştırmacı, mezarın duvarlarının delinmiş olduğunu ve üzerinin sonradan boyanarak kamufle edildiğini belirtiyor. Reeves, duvardaki bu deliğin arkasında bugüne kadar ortaya çıkartılamamış olan Kral 4. Akhenaton’un eşi Nefertiti’ye ait mezarın bulunabileceğini tahmin ediyor.

GÜZELLİĞİ İLE ÜN SALMIŞTI

Mısır’ın Amarna adlı kazı kentinin araştırma projesi için bir makale kaleme alan İngiliz bilim adamı Reeves, muhtemelen Tutankamon mezarının bu kuzey odasının ünlü “çocuk kral” Nefertiti’nin “yağmalanmamış mezar”ı olabileceğini söylüyor. Tabii şimdilik herşey teoriden ibaret. Berlin’deki Mısır Müzesi müdür yardımcısı Olivia Zorn, “Konuya bölgede yapılacak araştırmaların sonuçları ışık tutacak. Ve bu yöndeki spekülasyonlar, güzelliği ile ün salmış olan Nefertiti’nin mumyasına götürecek önemli ipuçları olabilir” diye konuştu.

NEFERTİTİ'NİN ÜNLÜ BÜSTÜ 1912'DE KEŞFEDİLDİ

Araştırmacılar Nefertiti’nin mezarı konusunda çok az şey biliyor. Nefertiti’nin ünlü büstü 1912 yılında Mısır’a bağlı Amarna’daki kazılar sırasında Alman arkeolog Ludwig Borchardt tarafından Firavun’un baş heykeltraşı Tutmosis’un atölye olarak kullandığı yerde keşfedilmişti. Bir zamanlar Kral Akhenaton ile eşi Nefertiti’nin hükümdarlık merkezi olan Amarna’daki kazılarda 10 binden fazla tarihî parça gün ışığına çıkartıldı. Nefertiti’nin olağanüstü güzel büstü sigorta ettilerek Berlin’e götürüldü. Büst, 2005 yılından beri Berlin’de bulunan Müzeler Adası’ndaki Yeni Müze’de sergileniyor. Gizemli Nefertiti burada her yıl bir milyondan fazla ziyaretçinin akınına uğruyor.

NEFERTİTİ'YE 300 MİLYON EURO DEĞER BİÇİLDİ

Nefertiti, “Gelen güzel” anlamı taşıyor ve dünyanın en güzel kadın büstlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bir sigorta şirketi büste 300 milyon euro değer biçti.

Aradan geçen bir asrın ardından bu güzel Firavun eşinin muhtemelen mezarının da keşfedilebileceği henüz spekülasyondan ibaret. Berlin’deki Mısır Müzesi de şimdilik beklemeyi tercih ediyor. Müzenin müdür yardımcısı Olivia Zorn, “Öncelikle üzerinde Nefertiti yazılı naaşı bulduğumuzdan yüzde yüz emin olmamız gerekiyor. Aslında bulunsa bile Nefertiti'nin oraya sonradan defnedilmiş olması da olası. Sorumuza yanıt olabilecek o döneme ait somut yazıtları henüz bulmuş değiliz" diye konuşuyor.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy