17 Nisan 2017 Pazartesi

Gizemli Yapılar / Tiahuanaco ve Güneş Kapısı

Hiç yorum yok


Bolivya’da Ant dağlarında 4 bin metre yükseklikte kurulan Tiahuanaco antik kenti bugün hala gizemini koruyor. Tarihçiler, 4 bin metre yüksekliğe kurulan Tiahuanaco kentinin tanrılar tarafından inşa edildiktan sonra Aymara kızılderililerine bıraktığını belirtiyor. Güneş kapısında yer alan 48 heykelin takvim olarak kullanıldığına inanılıyor.

Yerli Aymara dilinde Tiwanaku, İspanyolca Tiahuanaco ya da Tiahuanacu, Bolivya'da (Güney Amerika) İnka öncesi kültürlere ait önemli kalıntıların bulunduğu küçük bir şehirdir. Tiahuanaco'nun günümüzdeki nüfusu 800 dür ve şehir denizden 4000 m. yükseklikte, Altiplato'nun verimsiz düzlüklerinde yeralır.

MERKEZDEKİ TAŞ
Kelimenin Aymara dilindeki anlamı "Merkezdeki Taş"tır. Arkeologlara göre, tarihi Tiwanaku şehri M.Ö. 1500'den, M.S. 1200'e kadar (yani 2700 yıl) Titicaca Gölü çevresinde, Kolomb-öncesi bir kültürün dini ve yönetimsel merkeziydi. Baskın görüşe göre, sözkonusu uygarlık Titicaca Gölünün Güney kıyılarında "Güneş Kenti" adlı kent civarlarında doğmuştur. Gelişimi hakkında fazla bilgi olmamakla birlikte gölün güney ve güneydoğusunda yayıldıkları sanılmaktadır. Bu kültür çok az bilinir. Dil, bugün de yöre halkının kullandığı Aymara dilidir.

12.000 YILLIK UYGARLIK VE KİRACI YERLİLER; EV SAHİPLERİ NEREYE GİTTİ?
Yapılan araştırmalara göre, bu uygarlığın en eski kenti 12.000 yıl önceye dayanmaktadır ancak bulunan, tümü M.Ö. 100 ve M.S. 1000 yılları arasında yapılmış seramik eşyaların yaşlarının belirlenmesi ile, kronolojik evreler 'az-çok' anlaşılmaktadır. İki tarih dilimi arasındaki fark güneş kentinin yapıcıları, -niçin ve nasıl yaptıklarını bilmiyoruz-, bu gözalıcı kenti ve o muhteşem anıtları yaptılar, işleri bitince kentten ayrıldılar. Yerliler buraya yerleşince, elbette kendi damgalarını vurdular. Ama, yerliler bu kentin ve anıtların bir benzerini asla yapmadılar, çünkü bilgi ve teknolojileri yoktu.

ASTRONOMİ KAPISI
Eserler, söz konusu uygarlığın mimaride ve taş işçiliğinde son derece ileri olduklarını gösteriyor. Bu uygarlığa ait en önemli kent 'yaratıcı tanrı' Kon Tici ya da Viracocha ile ilişkili görülen "Güneş Kenti" dir. Kentteki en önemli anıtlar, yedi katlı olan Akapana piramidi ile (dikkat) astronomik bilgiler içeren "Güneş Kapısı" dır. Piramidin tepesindeki bir iç avlu çevresine sıralanmış kulübelerin işlevleri anlaşılamamıştır. Kısmen bir yeraltı yapısı görünümünde olan piramitte, bir sürü tünele ya da kanalizasyon sistemlerine rastlanmıştır. Yine akılları durduran bir mimarlık, anlayamadığımız bir taş işçiliği..

SORULAR, GİZEMLER!
O bölgede Kon Tici ve Viracocha adında tanrılara inanılıyordu, ama bu insanlar neden illa o bölgeyi seçtiler bu iş için? Ve neden tanrıları adına diktikleri bir anıtta, o tanrıya yakarmak, ya da o tanrıyı ululamak yerine, astronomik bilgiler kazıdılar?

MÜDENDİSLER NASIL YAPILABİLDİĞİNİ ANLAMAYA ÇALIŞIYOR
Kent ve anıtlar için seçtikleri bölge denizden 4000 m. yükseklikte. Bu ise, oksijen azlığı nedeniyle, taş işçiliği gibi ağır işleri gerçekten tam bir külfete ve işkenceye dönüştürür. Bu yetmezmiş gibi, bu insanlar sanki bu eziyeti artırmak isterlermiş gibi, anıtta ve kentte kullanılan taşlar, 300 km. uzaktaki bir ocaktan getirilmiş. Herbiri tonlarca ağırlıktaki (Güneş Kapısı işlenmiş haliyle 10 tondan ağırdır) taşları getirebilmek, bugün bile delice bir iştir. Reader Digest dergisi, Tiahuanaco şehrindeki anıtlar ve taş kalıntılar için, "Günümüzün en iyi mühendisleri hala kendilerine, bu kadar büyük kaya kütlelerini kesip taşıyarak bir şehri imar edip edemeyeceklerini sormaktadırlar. Devasa bloklar sanki bir metal kalıp kullanılarak kesilmiş gibi.."

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy