17 Nisan 2017 Pazartesi

1000 yıllık heykelin içindeki mumya

Hiç yorum yok


Hollanda'daki bir Buda heykelinin içinde, binlerce yıldır aynı pozisyonda bekleyen bir mumya bulundu. Mumyanın iç organlarının bulunduğu yerden ise, içinde çizimler bulunan kağıtlar çıktı.

Bilim insanları bin yıl öncesinden kalma bir Buda heykelini bilgisayarlı tomografi (CT) taramasından geçirince heykelin içinde mumya olduğunu ortaya çıkardı. Mumyanın iç organlarının yerinde kağıtlar bulundu.

El Cezire Türkiye’nin haberine göre Hollanda'daki Drents Müzesi'nde bulunan, M.S. 1100 yılına ait Buda heykelinin içinde bir mumya olduğu ortaya çıktı. Heykeli incelemeye karar veren bilim insanları, Amersfoort kentindeki Meander Medikal Merkezi'ne CT taraması gerçekleştirdi. Tarama, heykelin içinde bir Buda rahibi olduğunu ortaya çıkardı.

Buda sanatı uzmanı Erik Brujin'in kontrolünde yapılan analizlerde, ibadet halindeki pozisyonda bulunan mumyadan endoskopi ile numune alındı. Araştırmacılar, içinde Buda ustası bulunan ilk heykeli keşfettiklerini belirtirken, mumyanın Çin Meditasyon Okulu ustalarından Liuquan'a ait olduğu tahmin ediliyor.


ORGANLARIN YERİNDE ÇİZİMLER BULUNAN KAĞITLAR VAR

Araştırmacılar yapılan analizlerde mumyanın üzerinde şaşırtıcı keşifler yaptı. Liuquan'ın göğüs ve karnınndan alınan numunelerde halen ne olduğu bilinmeyen bir materyale rastlanırken, organların bulunması gereken boşluklarda çizimler içeren kağıtlar bulundu.

Sci-Tech sitesinde yer alan bilgiye göre, kağıtlar antik Çin karakterlerine ait çizimler içeriyor. Bilim insanları bulunan heykelin 'yaşayan Buda' inanışını temsil ettiğine inanıyor. Eski zamanlarda bazı Çinliler mumyalanmanın ölüm değil ancak ileri bir ruhsal seviyeye erişmek olduğuna inanırken, bazıları da daha fazla aydınlanmanın yolu olarak kabul ediyordu.

MUMYALAR SAYGI SEMBOLÜ

Mumyalanma sadece Çinli rahiplerde değil, Japonya'da da yapılan bir uygulama olarak biliniyor. Mumyalanacak olan Japon rahipler, kurt ve bakterilerden arınmak için her biri bin gün süren iki ayrı diyet uyguluyorlardı. Diyetin ardından taş bir mezara yerleştirilen rahipler burada ölümü bekliyordu. Gömülmelerinden bin gün sonra mezarları açılan mumyalar, tapınaklarda saygı sembolü olarak yer alıyordu.

Brujin ve ekibi, mumyanın neden organlarının çıkarılarak kağıt yerleştirildiğini henüz bilmiyor. Mumya heykel, Mayıs 2015'e kadar Macar Doğal Tarih Müzesi'nde sergilenecek.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

News widget

ÜNIVERSITE REFORMU Atatürk, Türkiye’nin hayatının bütün alanlarında olduğu gibi öğretim alanında da yeni bir yol çizerek ülkemizin maddi ve manevi gelişmesine yön vermiştir. Bu yönü belirten en güzel sözü 1935’te Ankara’da kurulan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin girişinde yazılı olan : «Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir.» sözüdür.Türklerin ilk yüksek öğrenim kurumlan olan medreseler, genellikle islam dini esaslarına uygun bilgiler okutuluyorlardı. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da yaptırdığı ilk medrese bugünkü İstanbul Üniversitesinin başlangıcı sayılabilir. XVI. yüzyılın sonuna kadar intizamlarını koruyan medreselerin, sonraları çeşitli sebeplerle yetersiz kişilerin müderrislik yapmaya başlamaları yüzünden bozuldukları, bir türlü düzeltilemedikleri bilinmektedir. Tanzimatm ilanından sonra, İstanbul’da medreselerin yerine bir Darülfünun kurulması uygun görülmüşse de ilk açılan Darülfünun iki yıl sonra kapatılmıştı. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Darülfünunu Osmani, İstanbul Darülfünunu adını alarak tüzel kişilik ve bilimsel özerklik kazanmıştı. Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen ve İlahiyat Fakültelerinden oluşuyordu.İstanbul Darülfünununun, Türk inkılaplarının hazırlanması ve yürütülmesinde yeteri kadar yardımcı olmaması ve hatta bunlardan bazılarına karşı çıkması ya da pasif direnişe geçmesi ve Darülfünunda ciddi bir İlmi çalışma olmaması, hocaların orijinal İlmi çalışmalar yapmamaları ve bilimsel eser verememeleri üzerine Atatürk, Darülfünunun ıslahı için İsviçre’den Profesör Albert Malch’ı getirtmiş ve onun hazırladığı rapor esas alınarak İstanbul Darülfünunu kaldırılmıştır. Darülfünunu kaldıran 31.5.1933 tarih ve 2252 sayılı kanun, İstanbul Üniversitesine bağlı bir üniversite kurulmasını öngörüyordu. Bu kanunla İstanbul Üniversitesine bağlı olarak Tıp, Hukuk, Edebiyat, Fen Fakülteleri kurulmuştur.Atatürk’ün üniversite reformu genellikle Alman Üniversite modeline göre yapılmış olup Rektörü, Dekanları ve Fakülteleri ile denenmiş Alman modeline göre yapılmış Üniversite Reformu,' Atatürk’ün eğitim ve öğretim alanında yaptığı inkılapların en müstesna parçasını oluşturur. Başlangıçta, İstanbul Üniversitesinde ve Ankara’da kurulduğunu yukarıda belirttiğimiz Hukuk ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültelerinde kırk kadar Alman bilim adamının görev alması, Üniversite Reformunun başarılı sonuçlar vermesinde değerli bir etken olmuştur.Atatürk’ün hayatında Ankara’da. açılan son yüksek okul da Siyasal Bilgiler Okulu’dur. Bugün Fakülte olan bu okul, Mekteb-i Mülkiye’nin bu adla 1936 - 1937 ders yılında Ankara’ya taşınmasıyla öğrenim hayatını Ankara’da sürdürmeye başlamıştır.

Your News

Ads

Action Games

Avatar

War Heroes

Popular Posts

No Mercy